26 Temmuz 2009 Pazar

gök e

"Toprağın kendi karalığı yetmezmiş gibi üzerinde yaşayanlar da gün geçtikçe siyahlaşıyor . Davranışlar , umutlar , sevgiler , aşklar , dostluklar , örümcek ağına takılmış kelebek gibi çırpınıyor kurtulalım derken daha da yapışarak yalana , dolana ...
Amacımızdan sapıyoruz , bir kazık da yandakine atalım diyoruz ki biraz daha öne geçelim . Biraz daha üzelim karşımızdakini de biz mutlu olalım kendi yalanlarımızda yüzerek...
''Ve sen gök bu toprağı mavi renginle kapla . Kapla ki şaşıp yolumuzu bulamadığımızda sana bakıp akıllanalım ." diye başlamak istedim yazıma uzun yıllardır tanıdığım dostuma çok uzaktaymış gibi seslenirken.
Belli ki metro yiyerek geçirdiğimiz günler , ercan'ın önündeki demirlerde oturup lafladığımız saatler , kendini yokluğa bırakıyor fark ettirmeden yavaş yavaş . Yorulmalarımız , artık saatlerce basketbol oynamaktan , gülüp eğlenmekten değil kardeşim .
Biliyorsun ki ve biliyorum ki çizdiğimiz yol gerçekten zor , takılıyoruz hayatlarımızın en güzel yıllarında basit olaylara , belki yokluğu en çok maneviyattan çektik bu sitede , görmeden duymadan.
İkimiz de uyuyamıyoruz . Kapatamıyoruz akıllarımızı hiçliğe , korkmadan adım atamıyoruz bilinmezliğe , hep "ama"lar la dolu cümlelerimiz var . Ama olsun kardeşim gün gelicek biz de dedelerimiz gibi aynı masalarda oturup zamanı gelince hesap vericez isteyene ... (pharmacolor' dan gök e)

1 yorum: